Yayın tarihi: 1 Nisan 2025
İletişim: NCI Basın Ofisi – 240-760-6600

Dört tarama görüntüsü, seçilmiş TIL tedavisi ve pembrolizumab uygulanan bir hastada karaciğer metastazlarının tedavi öncesi ve sonrası küçülmesini gösteriyor.
Rektum kanseri olan bir hastada, tedaviden 10 ay sonra birden fazla karaciğer metastazında belirgin küçülme kaydedildi (soldaki taramalar, kırmızı daire).
Kaynak: Ulusal Kanser Enstitüsü / Kanser Araştırma Merkezi

Araştırmacıların yürüttüğü bir klinik çalışmaya göre, tümöre sızan lenfositleri (TIL) temel alan yeni bir kişiselleştirilmiş immünoterapi türü, metastatik gastrointestinal kanserleri olan hastalarda tedavinin etkisini belirgin biçimde artırdı. Çalışmanın sonuçları 1 Nisan 2025’te Nature Medicine dergisinde yayımlandı ve bu yöntemin araştırmacıların yıllardır zorlandığı birçok solid tümör türünde kullanılabilmesi için umut verici olduğu belirtildi.

Bu tedavide önce tümörde bulunan ve doğrudan kanser hücrelerini tanıyıp saldırabilen TIL’ler seçiliyor. Ardından bu hücreler laboratuvar ortamında büyük miktarlarda çoğaltılarak hastaya geri veriliyor.

Klinik çalışmaya katılan gastrointestinal tümörlü hastalara aynı zamanda bağışıklık sistemi kontrol noktası inhibitörü olan pembrolizumab (Keytruda) da uygulandı. Bu kombinasyon sayesinde seçilmiş TIL + pembrolizumab alan hastaların %24’e yakınının tümörleri belirgin şekilde küçüldü.
Bu oran, yalnızca seçilmiş TIL verilen hastalarda %7,7 iken; anti-tümör aktivitesi için seçilmemiş TIL verilen hastalarda hiçbir tümör küçülmesi görülmedi.

“Bu çalışma, TIL tabanlı hücre tedavisinin yaygın solid tümörlere ilk kez geniş ölçekte uygulanabileceğini gösteriyor,” diyen araştırmanın baş yürütücüsü Dr. Steven A. Rosenberg, “Hücresel immünoterapiyle bu sağlam ‘kanser duvarında’ bir çatlak açtık ve bu çatlağı büyütebileceğimize inanıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Klinik araştırmada, ortalama dört farklı tedavi protokolü denemiş olmasına rağmen hastalığı ilerlemeye devam eden toplam 91 metastatik gastrointestinal kanser hastası yer aldı.

• İlk aşamada, seçilmemiş TIL verilen 18 hastanın hiçbirinde objektif yanıt (en az %30 tümör küçülmesi) görülmedi.

• İkinci aşamada, seçilmiş TIL verilen 39 hastanın 3’ü (%7,7) objektif yanıt gösterdi.

• Üçüncü aşamada ise 34 hastaya seçilmiş TIL tedavisi öncesi pembrolizumab verildi. Bu grupta 8 hastada (%23,5)objektif yanıt elde edildi.

Çalışmaya katılan tüm hastalar TIL tedavisi öncesinde standart kemoterapi ve yüksek doz interlökin-2 de almıştı.

İkinci ve üçüncü aşamalarda, kolon, rektum, pankreas ve safra kanalı kanserleri de dahil olmak üzere çeşitli gastrointestinal kanserlerde yanıtlar görüldü.
Yanıtların süresi:

• Seçilmiş TIL tedavisi alanlarda: 8 ay – 5,8 yıldan uzun

• Seçilmiş TIL + pembrolizumab alanlarda: 4 ay – 3,5 yıl

Seçilmiş TIL verilen hastaların yaklaşık %30’unda ciddi yan etkiler ortaya çıktı.

Araştırmacılar şimdi, tümör içinde bulunan ve farklı tümör proteinlerini (neoantijenleri) hedefleyebilen TIL’leri daha etkili biçimde belirleyip ayırmanın yollarını geliştiriyor. Amaç, pembrolizumab ile birlikte uygulanan seçilmiş TIL tedavisine daha fazla hastanın yanıt verebilmesini sağlamak.

TIL tedavisi ilk olarak 1980’lerin sonlarında Dr. Rosenberg ve NIH ekibi tarafından geliştirildi ve hastanın kendi bağışıklık hücrelerinin tümörle savaşması prensibine dayanıyor. FDA, geçen yıl gelişmiş melanomun tedavisi için ilk TIL tedavisi olan lifileucel (Amtagvi) ilacına onay vermişti.

Bu yeni çalışmanın eş liderliğini Dr. Rosenberg ile birlikte NCI araştırmacıları Frank J. Lowery, Ph.D. ve Stephanie L. Goff, M.D. yürüttü.